top of page

Prof Dr Saim Yılmaz

"Variste Tanı, Tedavi ve Takip aynı hekim tarafından yapılmalıdır"

Varis tedavisini iyi anlamak için önce varisi doğru anlamak gerekir: Bacaklarımızdaki varisler, venöz yetmezlik denen bir hastalık sonucu oluşurlar. Venöz yetmezlik, toplardamarlarda tek yönlü çalışan ve kirli kanın akciğere gitmesini sağlayan kapakçıkların bozulması ve bunun sonucunda, kirli kanın bacaklarda birikmesidir. Bacakta biriken kirli kan, ağrı, yanma, şişme, kramp gibi şikayetlere yol açar, yıllar geçtikçe de varis denen şişkin damarları oluşturur. Yani, varisi olan kişilerin çoğunda, esas hastalık venöz yetmezliktir, varis ise venöz yetmezlik sonucu oluşan belirtilerden birisi, ancak en fazla göze çarpanıdır. 

Varis hastalarında, venöz yetmezlikli damarları, kan akıtan açık birer musluğa benzetebiliriz. Başarılı ve kalıcı bir tedavi için öncelikle bu muslukların, ya ameliyatta olduğu gibi sökülüp atılması, ya da yeni tedavilerde olduğu gibi vücutta kapatılması gerekir. Önce bu yapılmadan, direkt olarak varisler tedavi edilmeye kalkılırsa, tedavi ya başarısız olacak ya da varisler kısa sürede tekrar ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla, varis tedavisindeki temel konsept, önce varise neden olan damarları saptayıp onları yok etmek, daha sonra da bu damarların oluşturduğu varisleri ortadan kaldırmaktır.

 

Aslında bu konsept, varis ameliyatlarının yapıldığı yüz yılı aşkın bir süredir değişmemiştir. Ancak değişen, bu amaçlara ulaşmak için kullanılan yöntemlerdir:

1. Eskiden, varisleri hangi damardaki venöz yetmezliğin oluşturduğunu anlamak mümkün değildi. Bunun için, ya varislerin yerleşimine bakarak ya da el Doppleri denen ilkel bazı cihazlar kullanarak bu damarlar "tahmin" edilirdi. Günümüzde ise, "iyi" bir renkli Doppler incelemesiyle, varisleri hangi damarların oluşturduğunu net olarak anlayabiliyoruz.

2. Eskiden, varislere neden olduğu tahmin edilen damar ameliyatla kesilerek dışarı alınırdı. Günümüzde ise, bu damarları lazer, radyofrekans, MOCA ve zamk gibi yöntemlerle vücudun içinde tahrip ederek kapatıyoruz. Tahrip olan damarı, vücut tıpkı bir yarayı iyileştirir gibi, kendi doğal mekanizmasıyla yok ediyor. 

3. Varislerin tedavisi için eskiden, ya bu varisler ciltten geniş bir kesiyle dışarı alınırdı (varisektomi) ya da görünen varislere şırıngayla sıvı ilaç verilip basit bir skleroterapi yapılırdı. Ancak, ultrason kullanılmadığı için sadece citten çıplak gözle görünen varisler tedavi edilebilirdi. Günümüzde ise, skleroterapi, sıvıdan 3-4 kat daha kuvvetli olan "köpük" ile yapılmakta ve çıplak gözle görülemeyen içerideki varislere de ultrason rehberliğinde girilip tedavi uygulanabilmektedir. Varislerin dışarı alınması gerekirse de bu, ciltte hiç kesi yapmadan, lokal anestezi altında iğne deliklerinden yapılabilmektedir (miniflebektomi).

 

Sonuç olarak, varis tedavisinde doğru konsept, önce nedenin yani venöz yetmezliğin sonra da sonucun, yani varislerin tedavi edilmesidir. Varisin nedeni aydınlatılmadan ve ortadan kaldırılmadan sadece görünen varislere yapılacak işlemler gerçek anlamda bir tedavi olmayacaktır.

Variste temel yaklaşım, önce varislere neden olan enöz yetmezliğin saptanmasıdır.
Variste temel tedavi konsepti, varislerin önce nedeninin sonra da kendisinin tedavi edilmesidir.

Variste temel konsept, önce varislerin nedeninin ortadan kaldırılması daha sonra da varislerin kendisinin uygun yöntemlerle tedavi edilmesidir.                                                        

VARİSTE TEDAVİ KONSEPTİ

Venöz yetmezlik, açık bir musluk gibidir

Variste tedavi konsepti değil, tedavi şekli değişmiştir

bottom of page